بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَأَوْحَيْنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ أَنِ ٱضْرِب بِّعَصَاكَ ٱلْبَحْرَۖ فَٱنفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرْقٍ كَٱلطَّوْدِ ٱلْعَظِيمِ ٦٣

Bunun üzerine Muusâya: «Asaanı denize vur» diye vahyetdik. (Vurunca) derhal (deniz) yarıldı, her parça (sı) kocaman dağ gibi oldu.

– Hasan Basri Çantay

وَأَزْلَفْنَا ثَمَّ ٱلْءَاخَرِينَ ٦٤

Ötekileri de buraya yanaşdırdık.

– Hasan Basri Çantay

وَأَنجَيْنَا مُوسَىٰ وَمَن مَّعَهُۥٓ أَجْمَعِينَ ٦٥

Muusâ ile maiyyetinde bulunan kimseleri topdan kurtardık.

– Hasan Basri Çantay

ثُمَّ أَغْرَقْنَا ٱلْءَاخَرِينَ ٦٦

Sonra öbürlerini (suda) boğduk.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةًۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ٦٧

Bunda elbette bir ibret vardı. (Fakat) onların çoğu îman etmiş değillerdi.

– Hasan Basri Çantay

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ٦٨

Şu muhakkak ki senin Rabbin, elbette O, mutlak gaalibdir. (Mü'minleri ise) çok esirgeyicidir.

– Hasan Basri Çantay

وَٱتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ إِبْرَٰهِيمَ ٦٩

Onlara İbrâhîme aaid dosdoğru haberi de oku.

– Hasan Basri Çantay

إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِۦ مَا تَعْبُدُونَ ٧٠

Hani o, babasına ve kavmine: «Siz neye tapıyorsunuz?» demişdi.

– Hasan Basri Çantay

قَالُواْ نَعْبُدُ أَصْنَامًا فَنَظَلُّ لَهَا عَٰكِفِينَ ٧١

Dediler: «Putlara tapıyoruz. Onun için bütün gün onlara vakf-ı hizmet etmekde sabit ve dâimiz».

– Hasan Basri Çantay

قَالَ هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ إِذْ تَدْعُونَ ٧٢

(İbrâhîm): «Siz, dedi, çağırdığınız vakit onlar sizi duyuyorlar mı»?

– Hasan Basri Çantay

أَوْ يَنفَعُونَكُمْ أَوْ يَضُرُّونَ ٧٣

«Yahud size (taparsanız) bir fâide veya (tapmazsanız) bir zarar yapıyorlar mı»?

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu